AVRUPA İLAMSIZ İCRA USULÜ
Avrupa İlamsız İcra Usulü, 12/12/2006 tarihli ve 1896/2006 sayılı Avrupa İlamsız İcra Tüzüğü ile Avrupa Birliği mevzuatında yerini almıştır. Muhtelif tarihlerdeki değişiklikler sonrasında en son yapılan 13/07/2017 tarihli değişiklik ile 14/07/2017 tarihi itibariyle son hali ile yürürlükte bulunmaktadır.[1]
Avrupa İlamsız İcra Usulü, klasik olarak alacağın tahsili için izlenebilecek yerel mahkemeler nezdinde başlatılabilecek hukuki yola alternatif bir yol olarak düşünülebilir. Bu prosedürün amacı, Tüzük’ün 2. maddesinde açıklanmış olup buna göre; AB içerisindeki bir başka ülkeden tahsil edilmesi gereken çekişmesiz para alacaklarının tahsiline ilişkin hukuki prosedürün hızlandırılması ve masrafların azaltılması ile tanıma-tenfiz aşamalarının bertaraf edilerek “dolaşım serbestisi” kapsamında doğrudan doğruya alacağın tahsiline yönelik prosedürün işletilmesi hedeflenmektedir. Dolayısıyla, Avrupa Birliği içerisinde temel anlayış olan hukukun yeknesaklaştırılması hususu arka planda kendini göstermektedir.
Bu Tüzük kapsamında, yabancı unsurlu özel hukuktan doğan para alacaklarının tahsili konusunda icra takibi yapılabilecektir. Para alacaklarının yabancı unsurlu olup olmadığının tespiti ise 3. maddede düzenlenmiş olup taraflardan en az birinin yerleşim yeri veya mutat meskeninin, uyuşmazlığın çözümünde yetkili mahkemenin bulunduğu üye ülkeden başka bir ülkede bulunması halinde yabancılık unsuru mevcut olmaktadır.
2. madde uyarınca, icra takibine konu edilebilecek para alacakları kural olarak, özel hukuktan kaynaklanmalıdır. Ancak hukukumuzdaki yaklaşıma benzer şekilde belli istisnalar getirilmiştir. Bu çerçevede; aile ve miras hukukundan doğan alacaklar, iflas ve tasfiyeye ilişkin alacaklar, sosyal güvenlik uyuşmazlıklarından doğan alacaklar, taraflar arasında bir anlaşmaya konu olmadıkça sözleşme dışı yükümlülüklerden doğan alacaklar ve borç ikrarı ile paylı/müşterek mülkiyet ile sahip olunan taşınmazdan kaynaklanan alacaklar dışında kalan sözleşme dışı sorumluluklar icra takibine konu edilemezler.
İcra takibinin gönderilmesi için başvurulacak olan mahkemenin yargı yetkisi, Tüzük’ün 6. maddesinde yapılan atıfla 44/2001 numaralı Tüzük kapsamında belirlenecektir. Ancak tüketicinin korunması kapsamında aynı tüzüğün 59. maddesine yapılan atıf uyarınca, davalının ikamet yerindeki mahkemenin kesin yargı yetkisi bulunmaktadır.
İcra takibinin başlatılması ve devamında uygulanacak olan usul genel itibariyle hukukumuzdaki ilamsız icra prosedürüne benzemektedir. Öncelikle, Tüzük ekinde bulunan takip talebinin alacaklı tarafından doldurulması gerekmektedir.[2] Bu form ve 7. madde kapsamında temel olarak:
-
Alacaklı ve borçlu bilgileri ile varsa vekil bilgileri,
-
Ana para alacak bilgileri ve varsa faiz ve masraflar,
-
Uyuşmazlık konusu olaya ilişkin bilgiler,
-
Varsa dayanak belgeler,
-
Mahkemenin görevli olduğuna ilişkin sebepler,
-
Tüzük’ün 3. Maddesine göre uyuşmazlığın yurtdışı kaynaklı olduğuna ilişkin bilgiler
alacaklı tarafından ibraz edilmelidir.
Yapılan başvuru, yetkili mahkeme tarafından değerlendirilecektir. Mahkeme incelemesi sonucunda dört farklı karar verilmesi mümkündür:
-
9. madde kapsamında mahkeme tarafından eksik görülen başvuru evrakı, kesin süre içerisinde tamamlatılmak üzere alacaklıya iade edilebilir.
-
10. madde uyarınca, mahkeme tarafından başvuru evrakının yalnızca belli bir bölümündeki talebin şartları mevcut ise alacaklıya bu durum bildirilir ve şartları mevcut olan kısım için devam etme imkanının sağlanması amacıyla alacaklıya bildirim yapılır. Kesin süre içerisinde mahkemenin bildirimini kabul eden alacaklı, şartları mevcut olan kısım üzerinden icra takibine devam edebilir. Kesin süre içerisinde alacaklı tarafından olumlu cevap verilmez veya kabul etmeme yönünde bildirimde bulunulur ise takip talebi tamamen reddedilir.
-
11. madde uyarınca; ilgili maddelerdeki şartların sağlanmaması, talebin hukuki temelden yoksun olması ve 9 ve 10. maddeler uyarınca verilen kesin süreler içerisinde alacaklı tarafından cevap verilmemesi halinde başvurunun reddine karar verilir. Ret kararına karşı herhangi bir kanun yolu bulunmamaktadır. Ret kararı kesin hüküm teşkil etmemektedir. Dolayısıyla alacaklı tarafından tekrar Avrupa İcra Takibi Usulü yoluna veya yerel mahkemelerde icra veya dava yoluna gidilebilmesi mümkündür.
-
Mahkeme tarafından yapılan inceleme sonucunda takip talebinin tüm şartları taşıdığı tespit edilmiş ise takip talebi kabul edilerek borçluya ödeme emrinin tebliğe çıkarılmasına karar verilir.
Borçluya tebliğ edilen ödeme emri ile 30 günlük süre içerisinde borcun ödenmesi ya da aynı süre içerisinde ödeme emrine itiraz edebileceği ve itiraz edilmediği takdirde takibin kesinleşeceği ve icra işlemlerine devam edileceği ihtar edilir. Ödeme emrine itiraz edilmesi durumunda, çekişmeli hale gelen alacak için yapılacak olan yargılama, genel kurallara göre belirlenecek yetkili mahkemede yapılır. Gecikmiş itiraza ilişkin hususlar ise 20. maddede düzenlenmiştir.
İtiraz edilmeden kesinleşen icra takibi, herhangi bir tanıma ve tenfiz prosedürüne tabi tutulmaksızın ilgili AB üye ülkesinde ve diğer üye ülkelerde kural olarak infaz edilebilir niteliktedir. Bu imkânın, Tüzük’ün en önemli özelliği olduğu ifade edilebilir.
22 ve 23. maddelerde; diğer üye ülkelerde ileri sürülen infaz talebinin geri çevrilmesi, ertelenmesi veya sınırlanması hususları düzenlenmiştir.
22. madde uyarınca, diğer üye ülkelerde ileri sürülen infaz talebinin geri çevrilmesi:
-
Kesinleşen takip talebinin, infaz edilmek istenen üye ülkede daha önce verilmiş olan bir mahkeme kararı veya kesinleşmiş bir icra takibiyle çelişkili olması,
-
Kesinleşen icra takibine konu borcun ödenmiş olması
durumlarının varlığı halinde mümkündür.
23. madde uyarınca ise diğer ülkelerde ileri sürülen infaz talebinin sınırlanması, tedbir uygulanması veya teminat gösterilmesi ile mümkün olabilir. Olağanüstü durumlarda ise infazın ertelenmesine karar verilebilir.
Yukarıda açıklanan aşama ve prosedürler için kullanılacak olan tüm matbu formlar, Tüzük’ün ekinde mevcuttur.
[1] https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/HTML/?uri=CELEX:02006R1896-20170714&from=EN
[2] Annex I
Av. Bahadır Köksal